Psikoloji Tarihi

Klasik Psikolojide Çağrışım Düşüncesinin EvrimiRosenthal ve Yudin (1980,s.84), çağrışım kavramını "psyche'nin unsurları arasındaki bağlantı" olarak tanımlamaktadırlar. Onlara göre "bu unsurlardan birinin ortaya...

Başlatan: Maui - Güncelleme: 17 Kasım 2022, 22:59:03 - Gösterim: 2,817

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Psikoloji Tarihi


Muzaffer Şerif Başoğlu

Psikoloji tarihi açısından tahliyenin ikinci önemli ismi olan Muzaffer Şerif Başoğlu hepinizin bildiği gibi dünyaca ünlü bir sosyal psikologtur. 1906 İzmir, Ödemiş doğumlu ve varlıklı bir ailenin çocuğu olan Muzaffer Şerif Başoğlu çocukluk ve gençlik yıllarında savaşlara tanık olmuş, 1919 yılında bir Yunan askerinin merhametiyle süngülenmekten kurtulmuş, ve sonunda hayatını insan grupları arasındaki problemleri anlamaya adamıştır. İstanbul Üniversitesi'nde 1928'de aldığı bir master derecesinden sonra Harward'a giden Sherif, Büyük Ekonomik Depresyon'u ve onun toplumsal sonuçlarını orada yaşamış ve Almanya'ya geçmiştir. Burada Gestalt psikologlarından Köhler ile tanışan Sherif, Nazizmin yukselişini de izlemiştir. 1933'te Columbia Üniversitesi'nde Almanya'dan yurt dışına sürülen Gestalt ve Frankfurt Okulu mensuplarıyla tanışan, onlarla ev toplantılarına katılan Sherif ayrıca Otto Klineberg'den Irk psikolojisi üzerine politik imaları çok açık olan bir ders almıştır. Bilindiği üzere Sherif 1936'da "Toplumsal Normların Psikolojisi" isimli ses getiren kitabını yayınladıktan sonra yurda dönmüş ve politik içerikli kimi çalışmalara başlamıştır (Sherif'in hayatının bir özeti için, bkz Granberg & Sarup, 1992).

İkinci Dünya Savaşı'nın da etkisiyle akademik faaliyetlerini siyasallaştırmaktan kaçınmayan Sherif, 1943'te Irk Psikolojisi isimli kitabını yayınlamış ve savaş yıllarında Ankara Üniversitesi'nde sosyoloji bölümü başkanı olan Behice Boran ile birlikte çeşitli siyasal dergilerde yazıları yayınlanmıştır. Bu yazılar da Değişen Dünya (Sherif, 1945) isimli bir kitapta toplanmıştır. Öğrencisi Fatma Başaran'ın aktardığına göre Sherif kendi anti-faşist tutumları doğrultusunda oldukça aktifti, yazı yazmasının ötesinde, örneğin toplantılar da düzenliyordu. Nazizm ile birlikte Turkizm'i de eleştiren Sherif, 1944 yılında artık çok fazla göze battığında, halihazırda Nazizm'i destekleyen Türkiye hükümeti tarafından 4 aylığına tutuklanmıştı. Amerika'daki arkadaşları ve hocaları Hadley Cantril, Leonard Doob, Gardner Murphy ve Gordon Allport'un da desteğiyle hapishaneden kurtarılan Sherif, Amerikan hükümetinin de desteğiyle yurt dışına cıkarıldı (Granberg & Sarup, 1992). Daha sonra Türkiye'ye dönmek isteyen Sherif, bir Amerikalı ile evli olmasının sorun yaratacağına dair bir bilgi sahibi olduğu için ülkeye geri dönmedi ve kişisel serüvenine Amerika'da devam etti.

Konumuz politika ve psikoloji ilişkisi olunca, Sherif'in başına Amerika'da da gelenleri hatırlatmak lazım. Sovyetler Birliği'ndeki sosyal yaşamdan ve de dünyanın en büyük anti-faşist organizasyonu olan Sovyet Komünist Partisi'nin savaş sonrası prestijinden 1940'ların sonuna doğru halen etkileniyor olan Sherif, Ego İlgileri (Sherif, 1948) adlı kitabında bunu kişisel akademik yaşamında hiç olmadığı kadar berrak bir şekilde ortaya koymuştur. Sonuçta da, 1951'de McCarthy döneminde Amerika'da kalabilmesi için bir sadakat yemini imzalamak durumda kalan ve Oklahoma Üniversitesi yönetimi tarafından kalması desteklenen Sherif (Asliturk ve Cherry, 2003), böylece politik içerikli çalışmalarını geriye çekmiştir. Artık Sherif, toplumsal sınıflar bazında yaptığı incelemeleri "grup" bazına çekmiş ve kendi sosyal psikolojik içgörüsünün siyasal imalarını dillendirirken daha fazla dikkat sarfetmiştir (Sherif, 1966). Politik ve eleştirel psikolojinin öncüllerinden birisi olarak adlandırılabilecek Sherif, farklı bir şekilde psikoloji tarihinde ergenlerle yaptığı gruplararası çatışma ve dayanışma süreçlerini inceleyen çalışmalarıyla anılır (Cherry, 1995). Aslında Sherif bütünlüklü bir sosyal bilimci ve entellektüel olarak bundan daha fazlası ile ifade edilmeyi hak etmektedir. Ancak siyasal sureçler kimi geçiş dönemlerinde buna kolay kolay izin vermemektedir.
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

Psikoloji ve siyaset

Bu iki örnek ile gördüğümüz şudur ki psikolojinin siyaset ile olan ilişkisi, birincisi akademisyenin siyasal tutumları ve bunların kendi bilimsel söylemine yerleşmesiyle, ikincisi, siyasal bağlamın bu söylem üzerindeki baskısıyla kurulabilmektedir. Geçtiğimiz yüzyılda ekonomik bunalımlar, savaşlar ve uluslararası sorunlar psikologların değişik ölçülerde politize olmalarını sağlamış (ör: Finison, 1976; Schrecker, 1986) ve onları kimi zaman siyasal süreçlerin aktif katılımcısı olmaya zorlamıştır. Kendi dönemlerinin iktidarlarıyla çoğu zaman ters düşen bu insanların durumu bizlere de bir şeyler söylemektedir.

Öncelikle, yukarıdaki iki akademisyenin, Antel ve Sherif'in yaşamlarından da anlaşılacağı üzere bilimsel psikolojik aktivite aynı zamanda siyasal bir aktivitedir. Başka bir ifadeyle bir psikolojik söylemin siyasal bağlamından ayrı olarak ele alınması mümkün değildir. Hatta Antel ve Sherif gibi siyasal görüşlerinde açık olmayan akdemisyenler de aslında siyasal bir aktivasyon içindedirler. Örneğin, "değerlerden bağımsız" ve politik olarak ,,notr" bir psikolojinin var olduğu iddiası kendi içinde ideolojik bir iddiadır ve bugün dünyaya hakim olan bu akıl almaz düzenin ekmeğine yağ sürmektedir.

Amerika'da 1950'lerden sonra bilişsel psikolojinin doğuşu, örneğin Leon Festinger'in çalışmalarının çokça yaygınlaşması, Amerika'daki toplumsal-ekonomik süreçlerle doğrudan ilişkilidir (Israel, 1979). Festinger'in çalışmalarında siyasal-toplumsal süreçlerin oldukça minimum düzeyde olması kendi içinde politik bir tutumu barındırır. Bu tutum Amerikan bireyciliği ile yakından ilişkilidir. Bildiğiniz üzere, psikoloji ile bireycilik arasındaki dans daha cok bir Amerika vakasıdır. Çok tutulan bilişsel psikoloji bu anlamda ideolojik bir değer taşımaktadır. Örneğin, deneysel sosyal psikoloji alanında yapılan kimi çalışmalar göstermektedir ki sosyal psikolojiye halen kimi ölçülerde egemen olan "özne", örneğin mekanik, etki tepki mekanizmalarıyla çalışan, yalıtık bir varlıktır. Bu varlık Kuzey Amerika psikolojisinin gürbüz çocuğudur. Özneyi bu şekilde kurgulamak ve dünyaya ihraç etmek ve dünyanın da bunu bu şekilde kabul etmesi sosyal-bilimsel süreçlerin siyasal süreçlerle olan bağını göstermektedir. Kısaca, psikolojik bilginin de bir sosyolojisinin olduğunun kavranması, siyaset ile psikoloji arasındaki bağın sadece kriz dönemlerinde oluşan bir şey olmadığını göstermektedir.

Antel ve Şerif örneklerine bakıldığında görülen, egemen ideolojiyle çatışan kimi insanların, görünüşte bilimsel tercihleri nedeniyle olmasa da politik tercihleri nedeniyle baskıya uğradıklarıdır. Ancak her iki örnekte de açık olan, bu insanların bilimsel anlayışlarıyla politik tercihlerinin aslında bir bütünlük taşıdıklarıdır. Böylece aslında politik baskı, aynı zamanda baskılanan politik tutuma uygun düşen bilimsel paradigmanın da baskılanması anl..... gelmektedir. Antel ve Şerif'in 1944 gibi bir dönüm noktasında tasfiye edilmesi, böylesi kriz dönemleri dışında alternatif bilimsel yönelimlerin baskıya maruz kalmadığını göstermez. İktidarın ideolojisini üretmek amacıyla kurulmuş bir üniversite, özerk ve demokratik bir yapıya kavuşmadan ve kuruluş amacından belirgin bir şekilde uzaklaşmadan sisteme alternatif bilimsel aktivitelerin ve eleştirel anlayışların baskıya uğramaması beklenemez. Kısaca söylemek gerekirse politik baskının olduğu yerde bilimsel özgürlükten bahsetmek ideolojik bir yanılgıdan başka bir şey değildir.

Referanslar

Asliturk, E., Cherry, F. (2003, Fall). Muzafer Sherif: The interconnection politics and profession. History and Philosophy of Psychology Bulletin.

Atsız, N. (1944a). Başvekil Saracoğlu Şükrü'ye Açık Mektup. Orhun, 15, 1-4.

Atsız, N. (1944b). Başvekil Saracoğlu Şükrü'ye İkinci Açık Mektup. Orhun, 16, 1-6.

Cherry, F. (1995). Lost in translation. In The 'stubborn particulars' of social psychology: Essays on the research process, pp (100-112), London: Routledge.

Finison, L. J. (1976). Unemployment, politics, and the history of organized psychology. American Psychologist, 31, 747-755.

Fürnkranz, W. (1992). Kritische Wissenschaft als Antwort auf das Versagen bürgerlicher Bildungstheorien. G. Benetka, G. Brandl, W. Fürnkranz, H. Lobnig, Ch. Nowak (Ed.), Gegen-Teile. Gemeinsamkeit und differenzen einer kritischen Psychologie, (S. 27-39) içinde, Münih; Viyana: Profil.

Glasneck, J. (1966). Methoden der Deutsch-Faschischtischen Propagandatätigkeit in der Türkei vor und während des Zweiten Weltkrieges. Halle: Marthin Luther Univ.

Granberg, D & Sarup, G. (1992). Muzafer Sherif: Portrait of a passionate intellectual. Granberg, D & Sarup, G. (Eds, 1992), Social judgment and intergroup relations: Essays in honor of Muzafer Sherif 'in icinde (pp. 3-54). New York: Springer Verlag.

Israel, J. (1979). From level of aspiration to dissonance (or, what the middle class worries about). A. R. Buss (Ed.). Psychology in social context' in icinde (pp. 239-257). New York: Irvington.

Reşit Galip (1933). Milli Eğitim Bakanı Sayın Reşit Galib'in Demeci. E. Hirş (Ed.), Dünya Üniversiteleri ve Türkiye'de Üniversitenin Gelişmesi C. 1, 1950, (s. 310-319) içinde. İstanbul.

Schrecker, E. W. (1986). No Ivory Towers: McCarthyism and the Universities. New York: Oxford University Press.

Sherif, M. (1936). The psychology of social norms. New York: Harper & Brothers.

*Sherif, M. (1943). Irk Psikolojisi. Istanbul: Universite Kitabevi.

*Sherif, M. (1945). Değişen Dünya. An Arpad Yayınevi.

Sherif, M. (1948). An Outline of Social Psychology, New York: Harper & Brothers.

Sherif, M. (1966). In common Predicament: Social Psychology of Intergroup Conflict and Cooperation. Boston: Houghton-Mifflin.

Timur, T. (1984). Batı İdeolojisi, Irkçılık ve Ulusal Kimlik Sorunumuz. Yapıt, 5, 7-30.

TİTE (Türkiye İnkılap Tarihi Enstitüsü) (1944). Irkçılık-Turancılık, An Türkiye İnkılap Tarihi Enstitüsü.

Arşiv Dosyaları:

İÜ EF-A:

Sadrettin Celal Antel

*Muzafer Sherif bu yayınlarını Muzaffer Şerif Başoğlu iken yazmıştır ancak yaşamının bir evresinden sonra böyle anılmak istemediğinden, biz de bu kitapları Muzafer Sherif'in ürünleri olarak sunmaktayız. Ayrıca bu yayınların bir kısmının elimize geçmesinde emeği geçen marksistpsikoloji tartısma grubu üyelerine teşekkür ederiz.

7-11 Eylül 2004 tarihinde XIII. Ulusal Psikoloji Kongresi'nde sunulan bildirinin tam metni.
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

Benzer Konular (5)

Clicky