Demirciler Tanrısı Hephaistos

Yunan mitolojisinde demirciler tanrısı olarak geçen Hephaistos, Zeus ile Hera'nın oğludur. Roma mitolojisindeki özdeşi ise Sicilya'da Etna Yanardağı'nın altında olan Vulcanus'tur. Hephaistos, Zeus ile Hera'nın oğlu olarak geçmesine...

Başlatan: Maui - Güncelleme: 13 Şubat 2021, 22:13:07 - Gösterim: 587

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Demirciler Tanrısı Hephaistos


Yunan mitolojisinde demirciler tanrısı olarak geçen Hephaistos, Zeus ile Hera'nın oğludur. Roma mitolojisindeki özdeşi ise Sicilya'da Etna Yanardağı'nın altında olan Vulcanus'tur. Hephaistos, Zeus ile Hera'nın oğlu olarak geçmesine karşın Hesiodos'a göre Zeus'un Athena'yı kafasından çıkarmasını kıskanan Hera, demirciler tanrısını kendi kendine doğurmuştur. Bu olayı Hesiodos,Theogonia adlı eserinde şu şekilde anlatır;

[I]Hera tanrıça kimseyle sevişmeden
Yalnız öfkeden ve hıncından kocasına,
Ünlü Hephaistos'u doğurdu kendi kendine.
Ve Hephaistos en usta sanatçısı oldu
Gökler tanrısı Uranos torunlarının.[/I]


Hephaistos'un Nitelikleri

Hephaistos hem topal hem de çirkin olması sebebiyle Olimpos tanrıları arasında tektir ve bu özelliklerinden dolayı her zaman tanrılar tarafından hor görülmüştür. Hephaistos, Hera ile Zeus arasında geçen bir kavgayı ayırmak isterken topal kalmıştır. Zeus oğluna o kadar sinirlenmiştir ki onu Olimpos Dağı'nın tepesinden aşağıya atar. Bu olay Homeros'un İlyada'sında şu şekilde geçer;

[I]İki kulplu tası kaldırıp verdi anasına, dedi ki:
"Aldırma anacığım, sık dişini, bağrına taş bas,
Seni çok severim, görmek istemem dayak yediğini.
Tepem atsa bile koşamam yardımına;
ne yapayım, Olymposluya karşı gelmek çok zor.
Bir gün sana yardım etmek istedimdi hani,
yakalıydı beni bacağımdan,
attıydı tanrısal eşikten aşağı,
yuvarlandım gittiydim tam bir gün.
Düştüydüm Lemnos Adası'na, batan günle,
birazcık canım kalmıştı, ha çıktı ha çıkacak.
Sintiler yerden kaldırdılardı orda beni."[/I]


Başka bir versiyonda ise çirkin ve topal bir çocuğa sahip olduğu için kendisiyle alay edilip utanç duyulacağını düşünen Hera, bebeği tuttuğu gibi Olympos Dağı'ndan aşağı fırlatır. Hephaistos şans eseri, Thetis ve Eurynome'nin ona hemen yardım ettiği denize düştüğünden ölümcül veya kalıcı bir yara almaz. Bu iyiliksever tanrıçalar onu alıp denizin altındaki bir mağaraya saklarlar. Bu mağarada büyüyen Hephaistos yalnızlığını metale çeşitli şekiller vererek gidermeye çalıştı. Bu olay Homeros'un İlyada'sında şu şekilde geçer;

[I]Çok ünlü topal karşılık verdi, dedi ki:
"Çok güçlü, çok saygılı bir tanrıçadır içerdeki,
uzaktan düşüp acılar çektiğim gün o kurtardı beni,
köpek gözlü anamın yüzünden olmuştu bu,
topal olduğumdan beni saklamak istiyordu,
Eurynome ile Thetis kucak açmasalardı bana
çok daha büyük acılar çekecektim yüreğimde,
Eurynome, kızıdır Okeanos Irmağı'nın,
akar bu ırmak, yusyuvarlak, döne döne.
Onların yanında kaldım tam dokuz yıl,
oyuk bir mağara içinde hayli iş yaptım,
kopçalar yaptım, yuvarlak bilezikler, küpeler, gerdanlıklar,
çevremizde Okeanos alabildiğine akıyordu
uğuldaya uğuldaya, köpüre köpüre,
ne bir tanrı biliyordu beni, ne ölümlü bir insan,
bir Thetis biliyordu, bir de Eurynome,
işte onlar kurtardı beni ordan.
Güzel örgülü Thetis şimdi gelmiş bizim eve,
kurtulmalık ödemeliyim, bu benim ona borcum.
Sen çek ona güzel bir konukluk şöleni,
ben de yerleştireyim tekmil araçlarımı, körüklerimi.''
[/I]

Sanatkarlığı

Hephaistos, diğer tanrılar tarafından hor görülsede hiçbirinin elinden gelmeyen işler onun elinden gelirdi. Her türlü madeni işleyip olağanüstü güzellikte eserler yaratırdı. O eşsiz bir sanat becerisine ve yaratıcılığına sahip olan bir sanatkardı.

Homeros'un İlyada'sında Hephaistos'un yapmış olduğu silah ve diğer icatları bolca geçmektedir. Örneğin; Olimpos'ta tanrıların evlerini o yapmıştır. Zeus'a verip ondan sırasıyla Hermes, Kral Pelops, Atreus, Thyestes ve en son Agamemnon'a geçen değneği de Hephaistos yapmıştır. Ünü göklere giden Nestor'un altın kalkanını, Zeus ile Hera'nın kapılarını sağlam kanatlarla örttüğü yatak odasını, Apollon'un kalkanını, Akhilleus'un Troya savaşında kullandığı silah ve kalkanları da o yapmıştır. Hephaistos bunlardan başka, tanrılar için düzenlenen şölenlerde kendi başlarına onlara hizmet eden ve görevleri bittikten sonra geri dönebilen altın tekerlekli ve üç ayaklı masaları da icat etmiştir.


Hephaistos aşktan yana da pek talihli olmamıştır. İlyada'da Kharit'lerden Kharis, yani Zarafet'in kendisiyle evli olarak gösterilir. Hesiodos Kharit'lerin en kucuğu Aglaie (parlak anlamına gelir) ile evlendiğini söyler. Homeros'un Odysseia destanında ozan Demodokos Aphrodite ile evli olan Hephaistos'un başına gelenleri şöyle anlatır.

Hephaistos ve Afrodit

Nedeni ve nasıl olduğu belli olmasa da Afrodit, ateşin ve zanaatkarların tanrısı Hephaistos'la evlenir. Ancak güzel tanrıça, savaş tanrısı Ares ile Hephaistos'un yatağında gizlice sevişerek onu aldatır. Bu acı haberi duyan topal tanrı demir ocağına gider ve kırılmaz ve çözülmez zincirden bir ağ örer. Bu ağı yatağına tuzak kurmak için kullanan Hephaistos, evinden Lemnos'a doğru yola çıkar. Hephaistos'un gittiğini gören Ares ise hemen Afrodit'in yanına gider. Afrodit ve Ares sevişmek için yatağa uzandıklarında birden ağ üzerlerine kapanır. Uğraşsalar da ağın içinden kurtulamazlar.
Kerem imza


Deli tarafıma denk gelmeyin, zira orada ben bile hükümsüzüm...

Benzer Konular (4)

306

Yanıtlar: 1
Gösterim: 2093

2771

Yanıtlar: 0
Gösterim: 579

Clicky