Hidroponik Tarım (Topraksız Tarım) Nedir? Geleceğin Tarım Yöntemi Olabilir mi?
Yazar Gülay Kaya
İnsanların bitki yetiştirmediği bir dünya düşünebiliyor musunuz? Medeniyetimizin başlangıcından beri, hatta daha öncesinden bu yana çeşitli tarım ürünleri yetiştiriyor ve bizim için hayati olan besin enerjisini üretiyoruz. Tarımın yapılmadığı bir dünyada yaşamayı hayal etmek bile güç. Ancak insan nüfusu kontrol edilemez düzeyde artmaya devam ederken, tüm insanlığa yetecek düzeyde tarımcılığın nasıl yapılabileceği de bilimsel araştırmaların ve tartışmaların merkezinde yer alıyor.
Tarımın tam olarak nasıl ve neden başladığı henüz kesin olarak bilinememektedir. Ancak olası açıklamalardan birisi, insanları tarıma iten unsurlardan birinin günümüzden binlerce yıl önce yaşanan iklim değişikliği olduğu yönündedir. Britannica Ansiklopedisi bu konuda yayınladığı bir makalede şöyle yazıyor:
Oldukça çeşitli bitki ve hayvanlar, farklı zamanlarda ve birçok yerde bağımsız olarak evcilleştirilmiştir. İlk tarım, son Pleistosen buzul döneminin veya Buz Devri'nin (yaklaşık 11.700 yıl önce) bitişinde ortaya çıkmış gibi görünüyor. Bu zaman diliminde sıcaklıklar arttı, buzullar eridi, deniz seviyeleri yükseldi ve Dünya'daki ekosistemler yeniden düzenlendi.
Yani iklim değişimi sonrasında, topraklar tarım yapmaya daha uygun hale gelmiş olabilir. İyi ama, atalarımız neden tarım yapmayı seçti? Bu, gerçekten bir seçim miydi, yoksa artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilmekle gelen bir zorunluluk muydu? Peki tarımsal düzene geçtikten sonra hayatımızda neler değişti? Biz bu yazıda, şu anda tarımsal bir toplum düzeninde yaşamamızın sonuçlarından ziyade, çeşitli tarım metotlarına ve tarımın geleceğine odaklanacağız.
Daha aşina olunan tarla çiftçiliği, ılık iklim koşullarında, ne çok nemli ne çok kuru topraklarda yapılan, klasik bir tarım yöntemidir. Bunun yanı sıra tarımda yaylacılık, kümes hayvanı yetiştiriciliği, balık yetiştiriciliği gibi çeşitli yöntemler de bulunur. Çok çeşitli ve aslında oldukça temel olan bu yöntemler, günümüzde bilim ve teknolojinin de etkisiyle farklılaşmaya başladı. Meydana gelen bu değişiklikler ise bir noktada belirli bir zorunluluktan kaynaklanıyor:
Artan popülasyon karşısında tüm dünyaya yetebilecek kapasitede üretim yapabilmek. Ve iş daha verimli bitki üretimine geldiğimizde, diğer tüm alternatiflerden ayrılan bir yöntem karşımıza çıkıyor: Hidroponik tarım.
Hidroponik (Topraksız) Tarım
Bir bitkiyi yetiştirmenin bazı gereklilikleri vardır: Doğru oranda ışık, sıcaklık, su, asidite ve bitkinin alması gereken çeşitli mineraller... Ancak bir bitkinin büyüyebilmesi için ne gerektiğini herhangi birine soracak olsanız, muhtemelen sayacağı şeylerden ilki "toprak" olacaktır. Ne var ki toprak, teknik olarak, bir bitkinin büyüyebilmesi için gerekli değildir!
Topraksız tarımda bitkiler, ihtiyaçları olan mineralleri topraktan almak yerine, yerleştirildikleri yapay bir solüsyondan alırlar. Bu solüsyonun içeriğinde nitrojen, fosfor, sülfür, potasyum, magnezyum, demir, klor, manganez, boron, çinko gibi maddeler bulunur. Hidroponik tarım yöntemiyle üretebileceğimiz besin çeşitliliğiyse azımsanamayacak ölçüdedir. US National Library of Medicine National Institutes of Health'deki makalede bu konuda şöyle belirtiliyor:
Hidroponik sistemler çok yönlüdür ve ilkel arka bahçe kurulumlarından oldukça sofistike ticari işletmelere kadar değişebilir. Hidroponik sistemler kullanılarak domates, salatalık, biber, patlıcan, çilek ve çok daha fazlasını içeren çeşitli ticari ve özel ürünler yetiştirilebilir.
Hidroponik tarım, tüm bunları topraksız ortamda yapabilmemizi sağlayan yeni bir metottur.
Hidroponik Tarımın Avantajları
Bu metodun getirdiği ilk avantaj, uygun iklim ve sıcaklık, pH, nem gibi ortam koşullarına sahip olmayan bölgelerde de tarımın yapılabilir hale gelmesidir. Başka türlü bir tarım yöntemi ile ürün yetiştirilemeyecek bölgelerde bu yöntemi kullanarak daha fazla ürün elde edebiliriz.
Bunun yanında kapalı ortamlarda da bu yöntemle tarım yapılabildiği için, olumsuz koşullar dolayısıyla ortaya çıkan randıman düşüklüğü engellenebilmektedir; çünkü geleneksel tarım metotlarında ani yağış, böcek baskını, kuraklık, sel, fırtına gibi etkenler ciddi oranda beklenmedik kayıplara sebep olabilir. Öyle ki bu kayıplar kesinlikle küçümsenemeyecek boyutlara ulaşabilir.
Örneğin, 1993 yılında Nebraska, Iowa ve Michigan'da yaz aylarında meydana gelen sel 41.400 km2'lik tarım alanına ağır bir darbe vurdu. 4.451.000'den fazla hektar mahsul alanına zarar verdi ve kayıp 3 milyar doları aştı. Ancak hidroponik tarım kapalı ortamlarda gerçekleştirebilen bir tarım yöntemi olduğu için bu gibi sorunları ve riskleri tamamen ortadan kaldırabilmektedir.
En büyük avantajlarından bir diğeri ise hidroponik tarımın bir dikey tarım yöntemi olmasıdır. Geleneksel tarımcılığı yatay tarım uygulaması olarak düşünebilirsiniz; çünkü bütün mahsul, yere paralel ("yatay") olarak ekilmek /dikilmek zorundadır. Dikey tarımda ise ürünleri dikey yığılı katmanlar halinde yetiştirmek mümkündür; yani bir apartman gibi! Bu da daha az yer kaplayarak daha çok ürün yetiştirebilmek anlamına gelir. Artan insan popülasyonuyla birlikte daha çok besine ihtiyaç duyuyoruz. Bu sebeple topraksız tarım yöntemi bizi gelecekte bekleyen zor durumlardan kurtarabilir.
Demograflar arasında, küresel insan nüfusunun hangi oranlarda artacağına ilişkin tahminlere konusunda henüz bir fikir birliği yok; ancak çoğu, önümüzdeki 50 yıl içinde bu sayının en az 9,2 milyara yükseleceği konusunda hemfikir gibi gözüküyor. Ayrıca, dünyanın önde gelen tarım bilimcilerinden bazıları, ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar geleneksel yöntemlerle yeterli gıda üretmek istiyorlarsa, ilave 109 hektarlık bir araziye, yani kabaca Brezilya büyüklüğünde bir araziye ihtiyaç duyacaklarını kabul etmektedir. Gelecekte bu arazi alanını sağlayamazsak, yetersiz besin üretiminden dolayı büyük sorunlar ile karşı karşıya kalabiliriz. Aynı zamanda bu yöntem kentsel alanda insanlara yeni iş imkanları sağlayabilir.
Her Şey Güllük Gülistanlık Değil! Şimdilik...
Çeşitli avantajlarının yanında bu tarım yönteminin önündeki en büyük engellerden biri başlangıç aşamasında ciddi bir maliyete sebep olması ve sonrasında bu maliyetin karşılanabileceğine dair yarattığı tartışmalardır. Bilim insanları, geleceğin ihtiyaçları uyarınca yeni metotlar ile tarımı optimize hale getirme çalışmalarına devam ediyorlar. Bugün topraksız tarım üzerine olan çalışmalardan, Mars'ta tarım yapılıp yapılamayacağına dair çalışmalara kadar bunu görebiliyoruz. Teknolojinin bu hızı doğrultusunda gelecekte bizi nelerin beklediğine dair tahminler yapmak oldukça zor ancak bir o kadar heyecan verici.
[RIGHT]
Kaynak:
Evrim Ağacı[/RIGHT]