Kıyamet Nedir? Kıyamet Alametleri Nelerdir?

Kıyamet, "kalkmak, dikilmek, ayaklanmak" anlamlarına gelir.Kıyamet, evrenin düzeninin bozulması, her şeyin alt üst edilerek yok olması, yok olan ve ölen şeylerin yeniden yaratılıp diriltilerek ayağa kalkması ve mahşere...

Başlatan: Asrevya - Güncelleme: 20 Ocak 2023, 10:04:02 - Gösterim: 331

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kıyamet Nedir? Kıyamet Alametleri Nelerdir?


Kıyamet, "kalkmak, dikilmek, ayaklanmak" anlamlarına gelir.

Kıyamet, evrenin düzeninin bozulması, her şeyin alt üst edilerek yok olması, yok olan ve ölen şeylerin yeniden yaratılıp diriltilerek ayağa kalkması ve mahşere doğru yönelmesi demektir.

1. Küçük Kıyamet Alametleri

Dinî emirlerin ihmal edilmesi ve ahlâkın bozulması gibi insan iradesine bağlı olarak büyük alâmetlerden çok önce meydana gelecek olan olaylardır.

Peygamberimiz'in gönderilmesi ve onunla peygamberliğin sona ermesi,
ilmin ortadan kalkıp bilgisizliğin artması,
şarap içme ve zinanın açıkça yapılır olması,
ehliyetsiz insanların söz sahibi olması,
adam öldürme olaylarının artması,
dünya malının bollaşması,
zekât verecek fakirin bulunmaması.
Bu olaylar kıyametin küçük alâmetlerinin bazılarıdır.
(Buhârî, "Tefsîr", 79, "Hudûd", 20, "Fiten", 25; Tirmizî, "Fiten", 34; İbn Mâce, "Fiten", 25; Ebû Dâvûd, "Sünnet", 15

2. Büyük Kıyamet Alametleri

Kıyametin kopmasının hemen öncesinde meydana gelecek ve birbirini izleyecek olan olaylardır. Büyük alâmetler, tabiat kanunlarını aşan ve insan iradesinin dışında gerçekleşen olaylardır. Hz. Peygamber bir hadislerinde, "Kıyametten önce on alâmet görmediğiniz sürece dünyanın sonu gelmez."
(Müslim, "Fiten", 39; Ebû Dâvûd, "Melâhim", 11; İbn Mâce, "Fiten", 28) buyurmuş ve bu alâmetleri şu şekilde sıralamıştır:

1. Duman: Müminleri nezleye tutulmuş gibi bir duruma getiren ve kâfirleri sarhoş eden bir dumanın çıkışı ve bütün yeryüzünü kaplaması.

2. Deccâl: Bu isimde bir şahıs çıkacak ve Tanrılık iddiasında bulunacak, istidrâc denilen bazı olağan üstülükler gösterecek ve Îsâ tarafından öldürülecektir.

3. Dâbbetü'l-arz: Bu isimde bir canlı çıkacak, yanında Hz. Musa'nın asâsı ve Hz. Süleyman'ın mührü bulunacak, asâ ile müminin yüzünü aydınlatacak, mühür ile kâfirin burnunu kıracak, böylelikle müminlerin ve kâfirlerin tanınmaları sağlanacaktır.

4. Güneşin Batıdan Doğması: Evrenin tek hâkimi Allah'ın emriyle güneş batıdan doğacak, bu olaydan sonra iman edenlerin imanı, kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir.

5. Ye'cûc ve Me'cûc'ün Çıkması: Bu isimde iki topluluğun yeryüzüne dağılarak bir süre bozgunculuk yapmaları da kıyametin bir başka büyük alâmetidir.

6. Hz. Îsâ'nın Gökten İnmesi: Hz. Îsâ kıyametin kopmasına yakın gökten inecek, insanlar arasında adaletle hükmedecek, Hz. Peygamber'in dini üzere amel edecek, deccâli öldürecek, sonra da ölecektir.

7. Biri doğuda,

8. Biri batıda,

9. Biri de Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsü meydana gelecektir.

10. Ateş Çıkması: Hicaz taraflarında büyük bir ateş çıkacak ve her tarafı aydınlatacaktır.

Ayet ve hadislerle dünya hayatının sonunu getirecek kıyametin alametleri.

KIYAMET NE ZAMAN KOPACAK?

Yarattığı bütün varlıkları fânîliğe mahkûm kılan Cenâb-ı Hak, insanoğluna bir "ecel" tayin ettiği gibi, Dünya'ya da bir "kıyâmet" vakti tayin etmiştir. Yine her insanın ecel vaktini meçhul kıldığı gibi, kıyâmetin ne zaman kopacağının bilgisini de yüce Zât'ına has bir gayb haberi kılmıştır. Nitekim âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulmaktadır:

"Sana kıyâmeti, (onun) ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki:

«Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir.»

Sanki Sen onu biliyormuşsun gibi Sana soruyorlar. De ki:

«Onun bilgisi ancak Allâh'ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler.»" (el-A'râf, 187)

"İnsanlar Sana kıyâmetin zamanını soruyorlar. De ki:

«Onun bilgisi Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır.»" (el-Ahzâb, 63)

"Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü kendisine ait olan Allah ne yücedir! Kıyâmet saatini bilmek de O'na mahsustur. Siz O'na döndürüleceksiniz." (ez-Zuhruf, 85)

Rasûl-i Ekrem Efendimiz, kıyâmet hususunda kendisine yöneltilen suâllere karşı, "sorulanın sorandan daha fazla bir şey bilmediğini", onun ne zaman gerçekleşeceğine dâir de bir mâlumâtının olmadığını açıkça ifâde etmişlerdir. Bununla birlikte, ümmetinin ibret alıp sakınmaları için, kıyâmetin alâmetleri hakkında bilgi vermişlerdir.

Âyet-i kerîmede de şöyle buyrulmaktadır:

"Onlar kıyâmet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar. Şüphesiz onun alâmetleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca ibret almaları neye yarar?" (Muhammed, 18)

Kıyâmet alâmetlerinin bir kısmı; Deccâl'in zuhûru, Güneş'in batıdan doğması gibi fizikî, bir kısmı ise dindarlığın zayıflaması türünden mânevî alâmetlerdir.

Bazı âlimler, kıyâmetin alâmetlerini üç kısma ayırmışlardır:

1. Zuhûr edip bitmiş, zamanı geçmiş olanlardır ki, bunlara "uzak alâmetler" veya "küçük alâmetler" denir. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz'in peygamber olarak gönderilmesi, Cemel ve Sıffîn Savaşları, Emevîlerin iktidâra gelmesi gibi hâdiseler bu kısma girer.

2. Bir kısmı zuhûr etmiş ancak geçmemiş, artarak son noktaya doğru devam etmekte olan alâmetlerdir. Bunlara da "orta alâmetler" denir.

3. "Yakın alâmetler" veya "büyük alâmetler"dir ki, bunların peşinden hemen kıyâmet kopar. Bunlar, âdeta ipi kopan tespihin taneleri gibi birbiri ardınca sökün eder.

Kıyamet Ne Zaman Kopacak?

Kıyâmetin küçük ve büyük bütün alâmetleri zuhûr edip Cenâb-ı Hakk'ın fânî Dünya için takdîr ettiği ecel vakti geldiğinde, o büyük ilâhî vaad bir anda gerçekleşecektir.

Nitekim bir hadîs-i şerîflerinde Resûlullah şöyle buyurmuşlardır:

"...Muhakkak ki kıyâmet kopacaktır. Öyle ki, alışveriş için satıcı ile müşteri, aralarında bir kumaşı yaymış olacaklar da ne alışveriş yapmaya ne de kumaşı dürmeye vakit bulamayacaklardır.

Kişi sağmal devesinin sütünü sağıp getirdiği hâlde, onu içmeye fırsat bulamadan ansızın kıyâmet kopacaktır.

Yine kişi, havuzunu sıvayıp tamir edecek de suyunu kullanamadan ansızın kıyâmet kopacaktır.

Yine kişi lokmasını ağzına kaldıracak, fakat kıyâmet ansızın kopacak da o lokmayı yiyemeyecektir." (Buhârî, Rikāk, 40; Ahmed, II, 369. Bkz. Müslim, Fiten 140, Îman 248)


Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
Değeri Değere Değen Kavrar...

Sûr'a Üflenmesi

Kıyâmetin kopması, Sûr'a üflenmesiyle başlayacaktır. Sûr, kıyâmetin müthiş infilâkını belirtmek ve kıyâmet koptuktan bir müddet sonra, bütün insanların dirilip Mahşer meydanında toplanmalarını sağlamak için İsrâfîl'in (a.s.) üfleyeceği, boynuz şeklinde bir borudur.

Bizler için birçok keyfiyeti meçhul olan bu boru hakkında, hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur:

"Sûr, boynuz (sûretinde bir boru)dur. (Kıyâmet gününde) ona üfürülür." (Ebû Dâvûd, Sünnet, 24)

Kur'ân-ı Kerîm'de Sûr'a iki kez üfleneceği haber verilmektedir. İlkinde kıyâmet kopacak, ikincisinde ise diriliş gerçekleşecektir.

İlk üfleme neticesinde kâinatta meydana gelecek hâdiselerle ilgili bazı âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulmaktadır:

"Sûr'a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyâmet kopmuş)tur. Gök de yarılmış ve artık o gün, o da çökmeye yüz tutmuştur." (el-Hâkka, 13-16)

"Yerin ve dağların sarsılacağı ve dağların akıp giden kum yığını olacağı günü (kıyâmeti) hatırla." (el-Müzzemmil, 14)

"Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gök kubbe yarıldığı, dağlar ufalanıp savrulduğu ve peygamberlerin (ümmetleri hakkında şahitlik) vakti tayin edildiği zaman (artık kıyâmet kopmuştur)." (el-Mürselât, 8-11)

"O gün yer başka bir yere, gökler de (başka göklere) dönüştürülür..." (İbrahim, 48)

"(Düşün o) günü ki, yazılı kâğıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz. Tıpkı ilk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hâle getiririz. (Bu,) üzerimize aldığımız bir vaad oldu. Biz, (vaad ettiğimizi) yaparız." (el-Enbiyâ, 104)

"(Rasûlüm!) Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak. Böylece yerlerini dümdüz, bomboş bırakacak! Orada ne bir iniş, ne de bir yokuş görebileceksin!" (Tâhâ, 105-107)


Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
Değeri Değere Değen Kavrar...

Benzer Konular (5)

524

Yanıtlar: 0
Gösterim: 4489

3988

Yanıtlar: 5
Gösterim: 588

107

Başlatan sade


Yanıtlar: 0
Gösterim: 1301

28 Kasım 2020, 19:07:05
sade tarafından
Clicky